“Başımı koyduğum heryerde secde ettiğim O'dur; altı yönde ve altı yönün dışında tapılan O'dur; bağ, gül, bülbül, sema, sevgili, hepsi bahanedir, aranılan O'dur.”
Hz. Mevlâna
Kur’an-ı Kerim’de dua ile ilgili iki yüzden fazla âyet olması, Cenab-ı Hakk’ın; “De ki, dualarınız olmasaydı rabbimin indinde ne değeriniz olurdu?” buyurması, duanın öneminin ne kadar büyük olduğunu gösterir. Peygamber Efendimiz’in de dua hakkında “Dua ibadetin özüdür” gibi sayısız hadis-i şerifi vardır. Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz’den intikal eden örnek dualara göre evliyâ-yı kirâm da kendi yollarına uygun dualar tertip etmişlerdir.
Belli vakitlerde muntazaman ve devamlı okunan dualara “vird” veya “virdler” mânasına “evrad” denilir. Her büyük şeyhin özel ilahî ilham ve işaretlerle tertip edip okumayı âdet ettiği, müritlerinin de muntazaman okumaya devam ettikleri virdleri vardır. Bunlara “hizb” de derler ki, şeyhin ismine izafetle veya okunuş amacına uygun isimlerle tanınıp anılırlar. Evrâd-ı Bahaiye, Vird-i Nureddin Cerrahi, Evrâd-ı Şazeliyye, Hizbü’n-Nasr, Hizbü’t-tevessül gibi...
Bu virdler, şeyhlere gelen ilham üzerine düzenlenmiştir. Peygamber Efendimiz; az da olsa devamlı olarak yapılan ibadetin, devamlı olmayan çok ibadetten daha hayırlı olduğunu buyurmuştur. Bu yüzden ibâdet ve duaların devamlı olmasına çok önem verilmiş, özellikle belli vakitlerde tekrar edilmesine özen gösterilmiştir. Hatta virdler, okunacağı vakit bakımından Hizbü’l-fecr, Virdü’s-seher, Virdü’l-işrak gibi isimlerle de anılmışlardır.
Mevlâna Celaleddin Rûmî Hazretleri’nin de bazı sûre, âyet ve Peygamber Efendimiz’den gelen bazı dualardan terkip ve tertip olunmuş bir virdi vardır. Hz. Mevlâna'yı sevenler, onun yolundan gidenler onun mübarek dualarını asırlardır okuya gelmişler ve dillerine vird edinmişlerdir. Bu itibarla evrâd için; mevlevî âdâb ve erkânının başlangıcını teşkil etmektedir, denilebilir.
“Evrâd-ı Mevlâna (Mevleviyye)” denilen bu meşhur virdin değişik kütüphanelerde, birçok yazma nüshası vardır. Biz bu çalışmada S.Ü. Selçuklu Araştırmaları Merkezi kütüphanesinde bulunan nüshayı günümüz kültür hayatına kazandırmak istedik. Bunu yaparken de evrâdın sadece tıpkıbasımıyla yetinmedik. Mânasının anlaşılabilmesi için orijinal metnin yanına Türkçe meâlini de koymayı uygun gördük. Ayrıca eski yazıyı okumakta güçlük çeken ya da okumayı bilmeyenler için de Arapça metnin Latinize okunuşunu da çalışmamıza ekledik.
Bu naciz çalışmanın Hz. Mevlâna’nın “ibadet ve dua” kavramına ilişkin yönünün anlaşılmasına katkı sağlayacağını ümit ediyoruz.